Ada ve İmparatorluk: Kıbrıs’ın Britanya Yılları (1878-1959)

0
20

Kıbrıs, 19. yüzyılın son çeyreğinden itibaren Doğu Akdeniz’in stratejik dengelerinde önemli bir konuma sahip oldu. 1878’de Osmanlı İmparatorluğu ile Birleşik Krallık arasında imzalanan Kıbrıs Sözleşmesi, adanın idaresinin Britanya’ya devredilmesini öngörüyordu. Anlaşmaya göre ada, Osmanlı egemenliğinde kalmaya devam edecek; ancak yönetimi, Rusya’ya karşı stratejik üstünlük elde etmek isteyen Britanya tarafından yürütülecekti.

İdari Dönüşüm ve Modernleşme Politikaları

Britanya yönetiminin ilk dönemlerinde ada, modern idari uygulamaların denendiği bir alan hâline geldi.

  • Vergi sistemi, posta hizmetleri ve adli teşkilat yeniden düzenlendi; yollar, limanlar ve kamu binaları inşa edildi.
  • Bu gelişmeler, Kıbrıs’ta idari etkinliği artırmakla birlikte, adanın ekonomik kaynaklarının büyük ölçüde metropole yönlendirilmesine neden oldu.
  • 1890’lardan itibaren tarıma dayalı ekonomi, dış ticaret üzerinden yeniden şekillendi. Ancak yerel halkın ekonomik faydası sınırlı kaldı.
  • Eğitimde yapılan reformlar, iki toplumun —Rum ve Türk— farklı kültürel yönelimlerini daha belirgin hâle getirdi; Rum okullarında Helen kültürü, Türk okullarında ise Osmanlı-Türk kimliği güçlendirildi.

Koloni Statüsü ve Siyasal Talepler

I. Dünya Savaşı’nın başlamasıyla, Osmanlı İmparatorluğu’nun Almanya safında yer alması sonucunda Britanya 1914’te Kıbrıs’ı tek taraflı olarak ilhak etti. 1925’te ada “Crown Colony” (Taç Kolonisi) ilan edildi ve bu statü, yönetimin tamamen Londra’ya bağlanması anlamına geliyordu.

Bu dönemde Kıbrıs Rum toplumunda “Enosis” (Yunanistan’la birleşme) fikri hızla yayılırken, Türk toplumunda ada üzerindeki dengeyi koruma düşüncesi ön plana çıktı. 1931’de Rum toplumunun öncülüğünde gerçekleşen isyan (Ekim İsyanı), Britanya yönetimine karşı ilk büyük toplumsal tepki oldu. İsyan bastırıldı, anayasa askıya alındı ve siyasi faaliyetler uzun süre kısıtlandı.

Savaş Sonrası Dönem ve Gerilimin Tırmanışı

II. Dünya Savaşı sonrasında, sömürge sisteminin genel çözülme süreciyle birlikte Kıbrıs’ta da siyasal talepler yeniden gündeme geldi. Rum toplumunun Enosis yönündeki talepleri artarken, Türk toplumu bu fikre karşı “Taksim” (bölünme) seçeneğini savunmaya başladı.

1950’de Kıbrıs Ortodoks Kilisesi’nin öncülüğünde yapılan plebisitte katılımcıların çoğu Enosis lehine oy kullandı. Ancak Britanya yönetimi bu sonucu tanımadı. 1955’te EOKA (Ethniki Organosis Kyprion Agoniston) adlı örgüt, Britanya yönetimine karşı silahlı bir direniş başlattı. EOKA’nın faaliyetleri, adada iki toplum arasında güven krizini derinleştirdi; karşıt örgütlenmeler de kısa sürede ortaya çıktı.

Bağımsızlığa Giden Süreç

1958’e gelindiğinde, Kıbrıs meselesi artık yalnızca yerel bir sorun olmaktan çıkmış, uluslararası bir konu hâline gelmişti. Britanya, Yunanistan ve Türkiye arasında yapılan diplomatik görüşmeler sonucunda 1959 Londra–Zürih Antlaşmaları imzalandı. Bu anlaşmalar, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin bağımsızlığını öngörüyordu.

Yeni devletin anayasası, iki toplumun siyasi eşitliğini esas alacak şekilde hazırlandı. Ancak garantörlük sistemi, dış müdahale hakkını sürdürdüğü için, Kıbrıs’ın egemenliği tam anlamıyla bağımsız bir yapıya kavuşamadı. 1960’ta ilan edilen Kıbrıs Cumhuriyeti, Britanya döneminden kalan idari mirası, hukuki düzeni ve toplumsal ayrışmaları büyük ölçüde devraldı.

Britanya Mirası

1878–1959 dönemi, Kıbrıs’ın siyasal, toplumsal ve kültürel yapısının köklü biçimde değiştiği bir zaman dilimidir. Britanya yönetimi, adada kurumsal modernleşme sağlarken, iki toplum arasındaki farklı kimlik dinamiklerinin derinleşmesine de zemin hazırlamıştır.

Bu süreç, sömürge yönetimi altında yürütülen modernleşme politikalarının çift yönlü etkisini açıkça gösterir: idari verimlilik artarken, toplumsal bütünlük zayıflamıştır. 1960 sonrası Kıbrıs Cumhuriyeti’nin yaşadığı siyasi krizler ve toplumsal gerilimler, büyük ölçüde bu dönemin yapısal mirasıyla ilişkilidir. Kıbrıs’ın Britanya yılları, yalnızca bir sömürgecilik örneği değil; aynı zamanda uluslararası siyasetin bölgesel kimlikleri nasıl şekillendirdiğini gösteren tarihsel bir laboratuvar niteliğindedir.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz